Günümüzde Orta Doğu, stratejik önemi ve karmaşık siyasi dinamikleri ile global güç mücadelesinin merkezinde yer alıyor. Özellikle İsrail, bu bölgede kendine sağlam bir yer edinmeye çalışarak, uluslararası arenada bir bölgesel güç olma hedefini sürdürmektedir. Ancak Foreign Policy dergisinin yayımladığı son analizler, İsrail'in bu hedefine ulaşmasının önünde ciddi engeller bulunduğunu ortaya koyuyor.
İsrail, kuruluşundan bu yana güvenlik stratejisini “önce güvenlik” ilkesi üzerine inşa etmiştir. Bu strateji, sadece askeri güç ile değil, aynı zamanda diplomasi ve ekonomik güç ile de desteklenmiştir. Ancak, bölgedeki değişken güç dengeleri ve iç sorunlar, İsrail'in planlarını zora sokan unsurlar arasında yer alıyor. 2023 itibarıyla, İsrail'in Filistin ile olan çatışmaları, içindeki etnik ve dini gruplar arasındaki tansiyon ve yanı başındaki ülkelerle olan diplomatik ilişkileri, bölgesel güç olma hayalini tehdit eden faktörlerdir.
Son yıllarda yaşanan olaylar, İsrail’in uluslararası ilişkilerini de doğrudan etkilemiştir. Özellikle, İran'ın bölgedeki etkisi, Hizbullah gibi grupların varlığı ve Arap ülkeleri ile normalleşme süreci, İsrail’in stratejik hesaplamalarını karmaşık bir hale getirmiştir. Bunun yanı sıra, toplumsal birlikteliğin azalması ve iç siyasetteki çatışmalar, İsrail’in dış politikalarını da olumsuz yönde etkilemektedir. Bu durum, birçok analiste göre, İsrail’in bölgesel güç olma hedefinin gerçekçi olup olmadığını sorgulatmaktadır.
İsrail'in stratejik hedefleri üzerinde en büyük etkiye sahip olan ülkelerden biri kuşkusuz Amerika Birleşik Devletleri'dir. ABD, İsrail'in bölgede istikrar sağlamasında kritik bir rol oynamaktadır. Ancak, ABD’nin politikaları dönem dönem değişiklik gösterdiğinden, bu ilişki de İsrail’in hedeflerini etkilemektedir. Örneğin; Biden yönetiminin Orta Doğu’ya yaklaşımı, Trump dönemindeki kadar destekleyici olmaktan uzak durmaktadır. Bu değişim, İsrail’in bölgesel gücünü güçlendirme çabalarına olumsuz etkide bulunabilir.
Sonuç olarak, İsrail'in bölgesel güç olma hedefi, birçok zorluk ve engel ile karşı karşıya. Sadece askeri gücüne güvenerek bu hedefe ulaşması pek mümkün görünmüyor. Stratejik olarak daha esnek ve adaptif politikalar geliştirmesi gerektiği, bölgesel ve uluslararası düzeydeki dinamikleri dikkate alması gerektiği aşikar. Dolayısıyla, İsrail’in gelecekteki rolü, belirsizliklerle dolu bir tablo çiziyor ve uluslararası toplumun dikkatle izlemesi gereken bir konu olarak öne çıkıyor.