Hindistan ve Pakistan, tarihi boyunca birbirleriyle birçok kriz yaşamış, bu süreçte iki ülkenin de askeri yapıları ve stratejileri büyük bir önem kazanmıştır. Her iki ülkenin orduları, büyüklükleri, teknoloji düzeyleri, asker sayıları ve askeri harcamaları açısından çeşitli farklılıklar taşımaktadır. Bu makalede, Hindistan ve Pakistan ordularının karşılaştırılması yapılarak, hangi ülkenin askeri gücünün daha öne çıktığı analiz edilecektir.
Hindistan Ordusu, toplam 1,4 milyon aktif askerle dünyanın en büyük ordularından birine sahiptir. Ayrıca, 1,2 milyon yedeğe sahip olmasıyla dikkat çeker. Hindistan, askeri harcamalarını her yıl artırarak, modernizasyon süreçlerini hızlandırmıştır. 2021 yılında yapılan askeri harcamalar yaklaşık 74 milyar dolar olarak tahmin edilmektedir.
Hindistan’ın ordusunun en büyük avantajlarından biri, çeşitli yerli üretim projeleriyle güç kazanan zırhlı araçlar ve savaş uçaklarıdır. Özellikle Hindistan’ın kendi tasarım projesi olan Tejas savaş uçağı ve Arjun tankı, ordunun modernizasyon sürecinin somut örneklerindendir. Ayrıca, Hindistan, Rusya, Fransa ve İsrail gibi ülkelerle gerçekleştirdiği askeri işbirlikleri ve savunma teknolojileri transferleri ile de donanımını geliştirmektedir.
Hindistan, büyük bir nükleer güç olmasının yanı sıra, ordusunun deniz ve hava unsurlarını da geliştirerek, çok yönlü bir askeri strateji izlemektedir. Hindistan Deniz Kuvvetleri, Hint Okyanusu'ndaki etkinliğini artırmak için sürekli olarak yeni gemiler inşa etmekte ve uluslararası deniz güvenliği konusunda aktif bir rol üstlenmektedir.
Pakistan Ordusu, yaklaşık 1,2 milyon aktif asker ile Hindistan’a yakın bir güce sahiptir. Ancak Pakistan, askeri harcamalarını 2022 yılı itibarıyla 16 milyar dolar civarında tutmaktadır. Asker sayısı bakımından Hindistan ile benzerlik gösterse de, Pakistan’ın askeri stratejisi, özellikle nükleer silahlanma ve asimetrik savaş yöntemlerine odaklanmaktadır.
Pakistan, nükleer silah sahibi bir ülke olarak Hindistan’a karşı stratejik bir denge sağlamaya çalışmaktadır. Bu bağlamda, geliştirilen nükleer silahlar ve buna bağlı olarak yürütülen çeşitli askeri tatbikatlar, Pakistan ordusunun caydırıcılık stratejisinin temel taşlarını oluşturur. Bunun yanı sıra, Pakistan’ın terörizmle mücadele konusundaki deneyimi, onu asimetrik savaş alanında güçlü bir aktör haline getirmiştir.
Ek olarak, Pakistan’ın savaş uçakları ve tankları üzerinde gerçekleştirdiği yerli üretim çalışmaları da göz ardı edilmemelidir. JF-17 Thunder savaş uçağı, Pakistan’ın yerli üretimdeki başarısını gözler önüne sererken, Al-Khalid tankı da ordunun kara kuvvetlerinin modernizasyonuna büyük katkı sağlamaktadır.
Hindistan ve Pakistan ordularının karşılaştırılması yapılan birçok faktör bulunmakta olup, her iki ülkenin askeri harcamaları, asker sayıları, teknoloji düzeyleri ve stratejileri bu unsurlar arasında yer alır. Hindistan, geniş bütçesi ve teknoloji transferleri ile öne çıksa da, Pakistan’ın nükleer silah kapasitesi ve asimetrik savaş alanındaki tecrübesi önemli bir denge unsuru oluşturmaktadır.
Bölgedeki güvenlik dinamiklerini etkileyen bu iki ülke arasında yapılan askeri analizler, hem Hindistan’ın hem de Pakistan’ın stratejik kararlarının neden bu kadar önemli olduğunu montre etmektedir. Bu iki büyük ülke arasındaki gerilim, uluslararası ilişkilerin dinamiklerini de etkilemektedir. Sonuç olarak, Hindistan ve Pakistan orduları, farklı stratejilerle kendi savunmalarını güçlendirmeye çalışırken, küresel güvenlik ortamında da önemli bir rol oynamaktadır.
Gelecek yıllarda, teknolojik gelişmeler ve uluslararası ilişkilerdeki değişimler, her iki ülkenin askeri güçlerini etkileyecek ve bu da Hindistan-Pakistan ilişkilerini yeniden şekillendirecektir.