Son günlerde Türkiye’nin gündemini sarsan ve toplumda büyük bir infiale yol açan 5 yaşındaki Melike'nin acı dolu hikayesi, adaletin ne denli önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Küçük Melike'nin hayatına son veren baba ve üvey anne, ilk kez hakim karşısında savunma yaptılar ve olayın ardından yaşanan gelişmeler, halkın adalet arayışını daha da derinleştiriyor. Melike'nin ailesi, onun sadece bir çocuk olduğunu unutarak yaptığı eylemlerle, cezasız kalmamalıdır. Bu yazıda, Melike'nin trajik yaşamı ve davası hakkında bilinmeyen detayları aktarıyoruz.
Melike'nin hayatı, sadece 5 yıl sürdü, ama bu kısa süre zarfındaki yaşadığı dram, birçok insanı derinden etkiledi. Ailesinin, özellikle de babası ve üvey annesi tarafından maruz kaldığı kötü muamele, hem zihinsel hem de fiziksel olarak onun hayatını kararttı. Olayın ardındaki aile yapısına baktığımızda, sosyal hizmetlerin ne denli önemli olduğu bir kez daha vurgulanıyor. Duygusal istismar ve işkence, Melike gibi savunmasız bir çocuğa asla unutamayacağı izler bırakmıştır. Millî Eğitim Bakanlığı ve Sosyal Hizmetler Dairesi, bu tür trajedilerin önlenmesi için gerekli önlemleri almalı. Çocukların güvenli bir ortamda büyümeleri için aile içi şiddetin kökünün kazınması elzemdir.
24 Ekim 2023'te salonda buluşan aile üyeleri, Melike’nin babası ve üvey annesi, ilk duruşmalarında kendilerini savunmaya çalıştı. Üvey anne duruşma sırasında, Melike’nin kendi otoritelerini zorladığını ve onunla başa çıkamadıklarını dile getirirken, babanın ifadesi ise daha da şaşkınlık yarattı. Bu türden bahaneler, Melike’nin yaşadığı acıyı ve maruz kaldığı şiddeti göz ardı etmekten başka hiçbir anlam taşımıyor. Türkiye'de birçok insan, "Bu tür eylemlere karşı nasıl bir çizgi çizileceği" konusunda endişeli. Adaletin yerini bulmasının ve benzer olayların tekrar etmemesi için gerekli tedbirlerin alınması hedefleniyor.
Melike’nin davasıyla birlikte, toplumda çocuk istismarı, aile içi şiddet ve toplumsal cinsiyet temelli şiddet konularında önemli tartışmalar da başlatıldı. İnsanlar, bu olayların önüne geçmek adına daha fazla destek ve farkındalık yaratılması gerektiğini savunuyor. Sosyal medya platformlarında dileriz ki bu tür olaylar hakkında yapılacak duyurular, diğer çocukların hayatını kurtaracak bir farkındalık yaratır. Adaletin yerini bulması ve Melike’nin anısının yaşatılması için mücadele devam ediyor. Bu dava, sadece bir çocuğun hikayesi değil, aynı zamanda toplumsal bir sorunun da görünür hale gelmesi açısından büyük bir önem taşıyor. Toplum olarak hepimizin üzerine düşen sorumluluklar var ve bu yaşananlar iyi bir bilinçlenme vesilesi olmalı.
Sonuç olarak, Melike'nin davası Türkiye için bir uyanış ve farkındalık yaratma fırsatıdır. Herkesin sesi olmaya çalıştığı bu durumda, çocukların haklarının en yüksek seviyede korunması ve gözetilmesi gerekmektedir. Bizler, Melike gibi birçok çocuğun hikayesinin tekrar yaşanmaması için toplumsal olarak bir araya gelmeli ve adalet çağrısını daha güçlü bir biçimde yapmalıyız.